Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 19 Mayıs Mustafa Kemal Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde düzenlenen “Kütüphane Söyleşileri” kapsamında değişik şehirlerden gençlerle bir araya geldi.

Bir gencin, Suriyeli sığınmacıların durumuna ilişkin “ensar-muhacir” benzetmesinde bulunduğunu belirterek, hala bu kanaati sürdürüp sürdürmediği, Türkiye’deki sığınmacıların kendi yurtlarına dönüşü mevzusunda bir plan, emek verme, proje olup olmadığı yönündeki sual üstüne Erdoğan, ensar-muhacir mevzusunun süreli bir kavram olmadığını, bu sürecin bitene kadar devam edeceğini söylemiş oldu.

Hazreti Peygamberin Medine’ye hicretinin sonradan yaşanmış bir hadise bulunduğunu, o vakit Medineli Müslümanların ensar konumunda bulunduğunu ve Hazreti Peygamberin göçmen olarak Medine’ye hicret etmek durumunda kaldığını özetleyen Erdoğan, Medinelilerin gönüllerini açarak Hazreti Peygamberi bağırlarına bastıklarını aktardı.

“Şu anda bizim bu sürecimize de baktığımızda Suriyeliler acaba keyiflerinden mi Türkiye’ye geldiler, zevküsefa için mi geldiler. Yoksa oradaki harpte, oradaki ölüm korkusu onları Türkiye’ye hicret etmeye, sığınma etmeye mi sevk etti.” diye soran Erdoğan, bu insanların Suriye’deki zulümden, savaştan kaçarak Türkiye’ye sığındıklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyleki sürdürdü:

“Biz, göçmen olarak gördük ve bu şekilde bir hicrete de bizim ‘hayır’ dememiz mümkün değildi. Zira Osmanlı’dan bu yana Türkiye aslına bakarsanız bu tür şeylerde daima kapısını açan, daima bu tür ilticalara ev sahipliği meydana getiren bir ülkedir. Bu da doğal Türkiye’nin neyini gösteriyor, büyüklüğünü gösteriyor, Türkiye’nin bu noktadaki misafirperverliğini gösteriyor. Bu misafirperverlikle beraber de Türkiye’nin dünyadaki şu anda sığınmacılar noktasında en fazlaca göç alan bir ülke olarak ön sıraya çıktığını görüyoruz. Şu anda Türkiye bu aşamada bir numara, dünyada bir numara ve biz bundan da hastalık duymuyoruz. Bundan hastalık duymadığımız benzer biçimde bir taraftan da Suriye’nin kuzeyinde biliyorsunuz ki biz briket evler yapımına başladık. Niye acaba briket evler yapımına başladık? Zira bu insanoğlu çadırlarda kalıyorlar. Yaşam koşullarının adeta sıfır diyebileceğimiz yerlerde kalıyorlar.”

Türkiye’ye Irak’tan da Saddam döneminde 500 bin sığınmacı geldiğini, onların da aynı şartlarda geldiklerini belirten Erdoğan, şöyleki devam etti:

“Biz gene kapımızı açtık. Şu anda dünyanın değişik yerlerinde buna benzer mevzular yok mu? Var. Bir fazlaca Meksikalının duvarları yıkarak ABD’ya sığındığını görüyoruz fakat bizdeki benzer biçimde bir ev sahipliğini ABD onlara yapmadı, yapmıyor. Onlar yapmıyor diye biz yapmayacak mıyız? Ona bakarsanız biz Avrupa’nın değişik vatanlarında, mesela Almanya belli bir tertipli yada düzensiz göçü alıyor fakat bizim benzer biçimde mi? Hayır, o teröristleri alıyor. PKK’lılardan, FETÖ’den ilkin Yunanistan, Yunanistan üstünden ne yapıyorlar, Almanya’ya, Fransa’ya gidiyorlar vesaire. Tüm Bu tarz şeyleri şöyleki değerlendirdiğiniz vakit Türkiye’nin bu noktadaki alicenaplığı ortaya çıkıyor. Hepimiz Türkiye olarak da şu an itibarıyla bilhassa Suriye’nin kuzeyinde bu briket evlerle bir adım attık ve hedefimiz bu briket evlerde 1 milyon mülteciyi barındırabilmek. Onun için de doğal 100 bin, bir ihtimal 200 bin konuta ne olacak, gerekseme olacak. Derdimiz onları bu tür briket evlerle iskan edelim, doğrusu o barınması zor, yağmurda, çamurda yaşanması zor koşullardan onları kurtaralım ve insanca yaşayabilecekleri 2 artı 1, bazıları 1 artı 1, bazıları 3 artı 1 şeklinde inşallah konutlarda bu tarz şeyleri oralarda iskan etmek istiyoruz.”

‘SİYASETİN İNİŞ ÇIKIŞLARI HEP VAR’

Bir gencin, “Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’a resmi ziyaretler gerçekleştirdiniz. Bu ülkelerde sizi fazlaca iyi, hatta görkemli şekilde karşıladıklarını gördük. Geçmişten bugüne ne oldu da ilişkilerimiz bu şekilde büyük bir değişiklik gösterdi?” sorusuna karşılık Erdoğan, siyasetin iniş çıkışlarının daima olduğuna işaret etti. Japonların, “Düşmanımız dahi olsa iplikle bağları sıkı tutun, koparmayın. Gün olur o bağ size yeniden lazım olur.” şeklinde bir atasözü bulunduğunu ifade eden Erdoğan, Türkiye’nin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ortak paydasının bulunduğunu söylemiş oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlar da bizim Müslüman kardeşlerimiz. Kimi zaman iyi mi ailenin içinde patırtı gürültü oluyorsa aramızda bizim de bu şekilde bazı sıkıntılar yaşandı fakat biz bu sıkıntıları şimdi aştık. Gerek Suudi Arabistan ile gerek Abu Dabi yönetimiyle bu tarz şeyleri aşarak hızlıca ticari ilişkilerimizi, endüstri, müdafa endüstri, kültürel, gezim tüm bunlara yönelik şimdi planlama yaptık, adımlarımızı atıyoruz.” diye konuştu.

Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Halife bin Zayid Al Nahyan’ın yaşamını kaybetmesi dolayısıyla taziye ziyaretine gittiğini hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söylemiş oldu:

“Suudi Arabistan ile hakeza öyleki ve şu anda da Suudi Arabistan ile olan ilişkilerimiz fazlaca daha pozitif istikamette o da gelişiyor. Her iki ülkeyle de başlattığımız bu süreç inanıyorum ki her iki ülkeye de fazlaca fazlaca mühim katkılar sağlayacak hem ticari noktada hem bilhassa siyasal ilişkiler noktasında. Müdafa sanayiine yönelik alanlarda biz birikimlerimizi onlarla paylaşırken onların da birikimlerini kendilerinden istifade ederek paylaşma fırsatını inşallah değerlendireceğiz diye düşünüyorum. Gelişmeler oldukça iyi şu anda sonu da inşallah hayır olur.”

‘BU SAYILAR DAHA DA ARTACAK’

“Birçok kez salgın sürecinde ve salgın sonrasında Türkiye’nin bu krizi, bu sorunları fırsatlara çevireceğinden bahsettiniz. Bu aşamada girişimci vizyonumuz doğrultusunda salgın tam olarak bitti diyebilir miyiz? Türkiye’yi gelecekte genç girişimcilerin istifade edebileceği iyi mi bir ortam iyi mi bir gelecek bekliyor? Sizin girişimci vizyonunuz doğrultusunda genç girişimcilere tavsiyeleriniz neler olur?” soruları üstüne Erdoğan, koronavirüs salgını döneminde Türkiye’nin yatırımlarını durdurmadan süreci devam ettirdiğini söylemiş oldu.

Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyümenin önemine işaret eden ve bunların başarılması icap ettiğini belirten Erdoğan, şöyleki konuştu:

“Doğal bu salgın döneminde bizim yapmamız ihtiyaç duyulan en mühim iş neydi? Hastanelerimizin mevcut sayısını daha da artırmaktı. Bugün şu anda bizim 19 tane kent hastanemiz var. Bu sayılar daha da artacak. Doğal kent hastanesi ne demek? Şu demek oluyor ki en küçüğü 500 oda. Ondan sonrası 1006, 2 bine kadar devam ediyor ve biz bu süreçte 3 ay içinde mesela İstanbul’da şu anda, Bay Kemal ile anlaşamadığımız ve bilmediği, anlamadığı, 1006 odalı biz Mustafa Kemal Atatürk Havalimanı’na hastane yaptık. Aynı şekilde Anadolu yakasında da mevcut bir havalimanımız vardı, orada da gene 1006 yataklı bir hastane de orada yaptık. Bunların her ikisi de kent hastaneleri statüsündedir. Bunlar tek kattan oluşan fakat içinde ultrasonografiden, tomografiye, MR’a tüm bunlara varıncaya kadar en ideal şekilde bu hastanelerimizde bu tarz şeyleri yaptık.”

Başakşehir Çam ve Sakura Kent Hastanesinin de hizmete açıldığını anımsatan Erdoğan, salgın döneminde meydana getirilen bu hastanenin de yalnız Türkiye’de değil dünyada örnek hastanelerden biri haline geldiğini açıkladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer bu hastanelerimiz bizim olmamış olsaydı biz ne yapacaktık? O tehlikeli sonuç dönemde sağa sola bakacaktık, acaba nereden ne yardım gelir de biz bu işi çözebiliriz diye. Fakat bu tarz şeyleri yapışımız işimizi kolaylaştırdı ve şu anda bizim bakın yoğun bakımlarda vesaire filan bu hastanelerde ciddi ihtiyacımız kalmadı. Bu şekilde bir noktaya geldik. Fakat doğal bunlar yeter mi? Hayır. Biz bilhassa yola çıkarken bir şey söylemiştik. Eğitim, sıhhat, güvenlik, hakkaniyet, ulaşım, ziraat, dış siyaset, enerji bunlar bizim en mühim adımlarımız olacak demiştik ve biz bu adımları gerçekleştirdik, gerçekleştirmeye de devam ediyoruz.” değerlendirmesinde bulunmuş oldu.

Bunlar yapılmazsa o girişimci ruhun ispatlanamayacağını ifade eden Erdoğan, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve büyümenin girişimci ruhun neticesi bulunduğunu dile getirdi.

Girişimci ruha haiz olunmadan bunların başarılamayacağını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Şu anda Türkiye’de biz bu adımı atmak suretiyle dünyada örnek bir ülke haline geldik. Şu anda dünyada Türkiye bu konumuyla parmakla gösterilen bir ülke durumunda ve birçok ülkeye biz mesela o sıkıntılı dönemde, salgın döneminde 167 ülkeye biz her türlü desteği verdik. İlaçtan tutunuz da tüm öteki aparatlara kadar bu tür destekleri verdik ki o insanoğlu, bilhassa de Afrika’da yaşayanların halini düşünün. Onlara olan bu desteklerimiz fazlaca fazlaca ciddi manada Türkiye’ye muhabbeti artırdı. Bundan sonraki süreçte de aynı kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz sadece İstanbul’da gerek Yeşilköy Havalimanı’nda gerekse Anadolu yakasındaki bu hastanemiz, bunlar hakikaten örnek teşkil ediyor. Şimdi biz örneğin Yeşilköy Havalimanı’nı, kuruluşunda bu adı almıştır, ondan sonra doğrusu Evren döneminde Mustafa Kemal Atatürk Havalimanı adını almıştır, şu anda da biz bu dev İGA dediğimiz dünyadaki ilk 3 içinde olan yeni havalimanımız ile beraber burayı boşalttık ve nasip olursa burayı Türkiye’nin en büyük millet bahçesi haline getiriyoruz. 29’unda inşallah ilk fidanı, ağacı dikeceğiz ve fetih şenliğini de inşallah 29’unda orada yapacağız.”

NATO, İSVEÇ, FİNLANDİYA

Bir gencin, “İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği mevzusundaki negatif beyanatta bulunmuştunuz. Bunu açıklayabilir misiniz?” sorusu üstüne Erdoğan, NATO ile ilgili adımda, İsveç ve Finlandiya’nın Türkiye’deki terör odaklarını kendi vatanlarında barındırdığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “PKK’ya YPG’ye bu denli vatanlarında ev sahipliği yapacaklar, yürüyüşse yürüyüş, paçavralarını köprü üstlerine, her yere asacaklar. Bunlar, ülkemdeki terör kaynaklarını teşvik edip, bunlara ciddi manada parasal destek sunar de verip, bunlara tabanca desteği veren bu ülkeler. Kendilerine de söyledik.” ifadelerini kullandı.

NATO’nun bir güvenlik teşkilatı bulunduğunu, bu şekilde bir güvenlik teşkilatı içinde terör örgütlerini destekleyen ülkelerin olmasını kabullenemeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, “Geçmişte girenler girdi. Bunun içinde işte Almanya, Fransa var. Yunanistan ve Fransa aslına bakarsanız girip çıkmışlardı fakat sonrasında maalesef o devrin Türkiye’deki yönetimi bunların önünü açtı ve bunlar yeniden NATO’ya geri dönebildiler. Geri döndüler de ne oldu? Mesela şu anda Dedeağaç’ta ABD üs kurdu. Yunanistan’ı söylüyorum.” şeklinde konuştu.

Erdoğan, FETÖ üyelerinin Yunanistan üstünden Avrupa’ya gezi ettiğini, verdikleri teröristlerin isim listesinin görmezden gelindiğini, bunların hala korunmaya devam ettiğini bildirdi.

Muhatapların, “Efendim işte talepleriniz nedir, bilelim ona bakılırsa İsveç’ten ve Finlandiya’dan bu tarz şeyleri isteyelim.” söylediğini aktaran Erdoğan, şunları söylemiş oldu:

“Biz, bir kez sokulduğumuz delikten tekrar sokulmayı düşünmüyoruz. Yunanistan’da bunu yaşadık. Biliyoruz ki İsveç de Finlandiya da bizlere aynı numarayı çekecekler. Niye bu şekilde bir gaflete düşelim ki? Kusura bakmasınlar. NATO’da tam ittifak gerekiyor. Bir ülke ‘hayır’ derse NATO ittifakı içinde ne yapamazlar, o ülkeyi alamazlar. Bizim de şu anda bu mevzuyla ilgili kesinlikle, bu iki ülke hakkında, hele hele İsveç, kesinlikle tam bir terör odağıdır, terör yuvası. Bunlar bizlere tabanca noktasında yaptırım da uyguladılar. Yunanistan’a geliyoruz. Batıya 400 milyar avro borcu var, hala Batı bunlara tabanca desteği veriyor. ABD’nın üs kurmasına müsaade ediyor. Bir taraftan da bizimle görüşmelerinde ‘sizinle aramızdaki münasebetleri geliştirmek istiyoruz şöyledir, böyledir’ diyorlar. Bunu derken kalkıp Kıbrıs ile ilgili ‘iki devletli çözüme pozitif bakmıyoruz’ diyor. Senin pozitif bakmadığın şeye bizim pozitif bakacağımızı kim söylüyor. Kusura bakma. Ikimiz de eğer 85 milyonluk Türkiye isek geçmişte bu ülke bu delikten bir kez sokuldu fakat bu delikten yeniden tekrar sokulmayı kesinlikle istemiyoruz. Onun için de kesin bir halde bu politikamızı sürdüreceğiz. NATO’ya Finlandiya ve İsveç’in girmesine ‘hayır’ diyeceğimizi ilgili arkadaşlarımıza söyledik. Yolumuza bu şekilde devam edeceğiz.”

‘RUSYA VE UKRAYNA İLE DENGE POLİTİKASI GÜDÜYORUZ’

Erdoğan, “Rusya-Ukrayna Savaşı esnasında sürdürdüğünüz ilkeli ve yansız bir tavır vardı. Bu tavır sonucunda bilhassa Rusya ve Batı’dan herhangi bir baskı oldu mu? Olduysa Türkiye bununla iyi mi başa çıktı?” sorusu üstüne, şu ifadeleri kullandı:

“Gerek Rusya gerek Ukrayna’yla ilgili denge politikası güdüyoruz. Bu politikada ne Sayın Putin ile ne Zelenskiy ile bağları koparıp atmaya asla niyetim yok. Sayın Putin ile de Zelenskiy ile de telefon diplomasimi sürdürüyorum. Hususi temsilcimi onlara gönderdim, gönderiyorum. Bundan sonraki süreçte de gene aynı şekilde bunu devam ettireceğiz.”

‘BÖLGEDE BİR İSTİKRAR UNSURU OLACAK DEVLET VARSA BU DA TÜRKİYE’DİR’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni bir dünya savaşının çıkmasının ne bölgeye ne de dünyaya faydasının olacağını dile getirdi.

Şu anda Ukrayna’dan olan göçün ortada olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

“Diğer tarafta bu işin Rusya’ya Ukrayna’ya olan maliyetleri ortada. Bir taraftan da bizim her iki tarafla değişik bağlarımız var. Bugün Rusya ile nükleer enerjide bir adımımız var. Gelecek yıl içinde inşallah Akkuyu Nükleer Santrali’ni bitirip, açacağız. Bizim için fazlaca fazlaca ciddi bir kaynak. Diğer taraftan Ukrayna ile ilgili adımlarımız var. Şu anda kullandığımız naturel gazın yüzde 50’sini Rusya’dan temin ediyoruz. Şimdi bunlar bizim için stratejik önemde münasebetlerdir. Bu münasebetlerimizi kesip atamayız. Ukrayna ile besin, hububat vesaire alanlarında birçok ortaklığımız var. Bu tarz şeyleri da aynı şekilde devam ettiriyoruz. Bölgede bir istikrar unsuru olacak devlet var ise bu da Türkiye’dir. Bunu korumak zorundayız.”

Bir gencin, “Son günlerde siyasetçilerin yargılanmasının hapis cezaları ve siyasal yasaklarla sonuçlandığını görüyoruz. Bunun, hükümetin yargıya baskı ve müdahalesinin sonucu olduğu konuşuluyor. Siz bu mevzu hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusu üstüne Erdoğan, tutuklunun, siyasal olanı yada siyasal olmayanı şeklinde ayrılamayacağına işaret etti.

Erdoğan, sözlerini şöyleki sürdürdü:

“Siyasetçi acaba niye tutuklanır? Türkiye bir hukuk devleti. Anayasamız var, kanunlarımız var. Bu anayasa ve kanunlar muvacehesinde bir kez siyasetçi de olsa, siyasetçi olmasa, eğer bu suçu irtikap ediyorsa bunun bedelini ödemek durumundadır. Şu demek oluyor ki ben siyasetçiyim diye bu işlediğim cezalardan herhalde kaçamam. Kaçarsak, bu kez sivil olana saygısızlık olur. Bunu da ne yapmamız lazım? Aşmamız gerekiyor. Dolayısıyla ben şu anda siyasetçiyim. Siyasetçi olduğuma bakılırsa istediğim benzer biçimde Cumhurbaşkanına da sövgü ederim, istediğim benzer biçimde vatandaşa da sövgü ederim, istediğim benzer biçimde vatandaşa vurabilirim, kırabilirim, onların mekanlarına saldırabilirim, oralarda lüzumlu olan suçu işleyebilir, hatta daha ileri, öldürebilirim. Bu şekilde bir hak olabilir mi? Bu şekilde bir yetki olabilir mi? Olması imkansız. Bedeli her neyse bu da anayasada ve yasalarda belirlendiği benzer biçimde bedelini ödemek durumundadır.”

ATATÜRK HAVALİMANI MİLLET BAHÇESİ

Bir gencin, “Mustafa Kemal Atatürk Havalimanı’na millet bahçesi inşasının başladığını haberlerden öğrendik. Havalimanı yerine millet bahçesi yapılması sizce herkesi mutlu edecek mi?” sorusu üstüne, “Ben şimdiden size müjdeyi vereyim. İnşallah fazlaca fazlaca mutlu edecek.” ifadesini kullandı.

Tüm o bölgenin Türkiye’nin en büyük millet bahçesi olacağını bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:

“Orada hafta sonlarını, hafta içini geçirecek aileler olacak. Oyun parklarıyla kültürel merkezlerle orası fazlaca ciddi bir güç devşirecek. O bölge aslına bakarsanız millet bahçesi noktasında Başakşehir, tüm oralara kadar fukara. Fakat şu anda bu millet bahçesiyle ağacıyla yeşiliyle orası fazlaca fazlaca güzel bir yer olacak. Doğal bir taraftan da yanında kent hastanesi var. Kent hastanesiyle onlar iç içe olacak. Düşünün bir yanda 1006 odalı bir kent hastanesi, yanında millet bahçesi. Oranın güzelliği neyle izah edilebilir? Tüm yeşiliyle oyun parklarıyla vesaire burada oldukça güzel bir proje hayata geçecek. Şimdiden ben oranın bitmiş halini adeta görüyorum. Küçük bir ihtimal pistleri kim bilir kaldırmayacağız. Pistler kim bilir duracak fakat pistlerin dışındaki şu andaki mevcut yeşil alanları fazlaca daha değişik bir yeşil alan haline getirmek suretiyle orayı zenginleştireceğiz. Şu anda proje üstündeki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 29 Mayıs kutlamasını bu yıl orada yapacağız.”

SAHİPSİZ HAYVANLARA YÖNELİK ÇALIŞMALAR

Bir gencin, “Sokak hayvanlarıyla ilgili hassasiyetinizi fazlaca iyi biliyorum, yanlış hatırlamıyorsam sizin de Çiko isminde bir köpeğiniz vardı sanırım.” sözleri üstüne Erdoğan, Çiko’nun fazlaca yaşlandığını söylemiş oldu. Gencin, “Bu mevzuyla ilgili lüzumlu talimatları verdiğinizi toplumsal medyadan da takip ediyoruz. Bununla ilgili belediyelerin herhangi bir gücü var mı ya da kafi bulunduğunu düşünüyor musunuz, kafi personel var mı?” sorularına karşılık Erdoğan, “Rahmetli Neşet babanın bir sözü var, aşkınan koşan yorulmaz.” dedi.

Belediyelerin hepsinin kendi ölçüsünde gücü bulunduğunu dile getiren Erdoğan, “Koskoca İstanbul Büyükşehir Belediyesi niçin bu mevzuda kalkıp da hayvanlarla ilgili barınak yapmıyor? Yapsın. Mesela şu anda bizim Konya Büyükşehir Belediyemizin nefis bir barınağı var. Geçiyorum ilçe belediyesi olarak örneğin İstanbul’da Beykoz Belediyemizin oldukça güzel bir barınağı var.” diye konuştu.

Burada en mühim sürecin kısırlaştırmadan geçtiğini ifade eden Erdoğan, “Şu demek oluyor ki kısırlaştırmaya yönelik, özelikle sokak hayvanlarına yönelik bu adımın atılması gerekiyor. Aksi takdirde doğal sokak hayvanlarındaki bu sınırsız çoğalma, ciddi bedeller de ne yapabilir, bizlere ödettirebilir. Onun için belediyelerimizin işinin kolaylaşması noktasında kısırlaştırmanın büyük önemi var.” değerlendirmesinde bulunmuş oldu.

Bunun yanında bilhassa teşhis, tedavi ve operasyonların mühim bulunduğunu belirten Erdoğan, şunları söylemiş oldu:

“Ben doğal gittim, gezdim gördüm, baktım belediyemiz hakikaten nefis bir yer yapmış, adeta hastane. Demek ki isteyince oluyor. Şu demek oluyor ki aşkınız var ise bu mevzuda bir şeyler yapmak istiyorsanız var. Aynı durum Konya’daki Büyükşehir Belediyemiz o da büyük bir projeyi hayata geçirdi. İstanbul’da Beykoz Belediyemiz ve öteki ilçe belediyelerimizin içinde gene atılan adımlar var. Biz bu mevzuyla ilgili bilhassa Ziraat ve Orman Bakanlığımızı da devreye soktuk ve ortaklaşa emek verme yapmak suretiyle doğal sokak hayvanlarına yönelik bazı adımlar atmamız gerekiyor ki doğrusu Tanrı göstermesin bu evlatlarımızın, kızlarımızın, yavrularımızın doğrusu köpeklerin saldırısına uğramaları herhalde ebeveynler olarak bizleri de rahatsız edecektir. Bunu kimse güle oynaya karşılayamaz. Düşünün ki bir ebeveynin yavrusu parçalanıyor, ne olacak, alkış tutacak hali yok. ‘Hayvan sevgisi’ diyebilir mi, diyemez. Burada da gerçekçi olmak lazım öyleyse önlem, teşhis, tedavi ve koruma şekilleri ve bunlara yönelik de adımlarımızı atıyoruz ve birinci derecede de bu mevzuda bilhassa Ziraat ve Orman Bakanımıza dedim ki artık tüm hocalığını her şeyini bu işte kullanacaksın ve adımı da atacaksın.”

‘STİL BİRÇOK ŞEYLERİ DEĞİŞTİREBİLİYOR’

Bir gencin, masa tenisi oynarken niçin raketi değişik şekilde tuttuğu, bunun kendisine avantaj sağlayıp sağlamadığı yönündeki sorusu üstüne Erdoğan, dünyada masa tenisinde fazlaca değişik stiller bulunduğunu aktardı.

Türkiye’nin klasik raket tutma seçimi bulunduğunu, dünyada da çoğunlukla bu tarzın kullanıldığını ve raketin sap kısmından tutulduğunu özetleyen Erdoğan, şöyleki devam etti:

“Fakat örneğin Çinlilerin, Japonların tutuş sekli ise benim tuttuğum şekildir. Ben onlardan örneği alarak o şekli kullanıyorum. Kötü da değil doğrusu bayağı işe yarıyor. Son zamanlarda bazı dostlarla yaptığımız müsabakalarda işe yaradı. Örneğin yurttaki masa tenisinde voleybol ulusal takımımızın koçu Giovanni (Guidetti) ile oynadık. O da o klasiği kullanıyordu, ben ise raketi avucuma alarak kullandım. ‘Sen iyi oynuyorsun’ dedi. ‘Senin kadar değil’ dedim. ‘Yendin beni’ dedi. Şimdi demek ki yoldam birçok şeyleri değiştirebiliyor. Hani futbolda da bir plase vuruşlar vardır, trivela vuruşlar vardır değil mi? Hepsinin değişik değişik bu sistemde kendine özgü netice alışları var. Ben de masa tenisinde raketle bu aşamada işime yaradı, iyi de gidiyor. Bundan sonraki süreçte de herhalde ötekini öğrenecek halim yok.”

Bir gencin Kovid-19 salgını ile artışa geçen ve küresel gelişmeler doğrultusunda tüm dünyada yükselen enflasyon sürecine işaret ederek, “Devletin enflasyonla savaşım noktasında ilgili kurum ve kuruluşlarıyla yetkili, etkili ve kafi bir denetim sağladığını düşünüyor musunuz?” şeklindeki sorusuna Erdoğan, “Devlet olarak doğal ki etkin ve yetkili bir savaşım sürüyor, devam edecek. Dünyadaki neredeyse tüm ülkelerde, hepsinde de şu anda bugüne dek asla görmedikleri yüksek enflasyon var. Bizim bilhassa bu yıl fazlaca mühim. Bu işi aşacağız başka bu işin çaresi yok inşallah enflasyonu da indirmeye başlayacağız.” yanıtını verdi.

Bir başka gencin, ihracatta üstün dereceli sayılara doğru ulaşılmasının vatandaşa yansımasının ne vakit olacağını ve belirli ürünlerdeki fiyat artışının ihracattaki artıştan kaynaklanıp kaynaklanmadığı yönündeki sorusuna karşılık Erdoğan, bu yıl itibarıyla ihracatta 250 milyar dolara ulaşmayı hedeflediklerini söylemiş oldu.

Göreve geldiklerinden bu yana hedeflerinin ithalata dayalı ihracat olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyleki konuştu:

“İthale dayalı ihracatta da doğal bu belli bir zamanı aldı fakat bundan sonraki süreçte doğal içeriden doğrusu yerli piyasadan bu ürünleri alıp bu ürüne dayalı olarak biz mamul maddeyi inşallah üretirsek o vakit bizim bu noktadaki maliyetlerimiz, daha da düşecek ve ihracatta 250 milyar dolar seviyesini inşallah aşacağız. Şu anda doğal 250 milyar dolar fazlaca fazlaca mühim. Ve faizle aradaki dengeyi de devamlı olarak inşallah kapatma imkanı yakalayacağız. Buradan asla endişem yok fakat sizin de ifade ettiğiniz benzer biçimde ithal ürüne dayalı mamul madde değil de bizim kendi içerimizden üreteceğimiz doğrusu madencilikte olsun öteki ürünlerde olsun. Kendimiz üretir ve bunu mamul maddeye çevirirsek ki müdafa sanayiinde olduğu benzer biçimde mesela bir müdafa sanayiinde göreve geldiğimizde yüzde 20 idi ulusal olan yerli olan fakat şu anda bizim yüzde 80’e ulaştı müdafa sanayiindeki ürünlerimizin oranı. Ve doğal bu bizim için ihracatta da ciddi bir potansiyel ve bizi müdafa sanayiinde hiçbir yere muhtaç etmeyen bir durum. Ve her geçen gün bu daha da iyiye gidiyor ve bundan sonraki süreçte de inşallah bu potansiyel daha da artacak.”

Kripto paralar ile ilgili görüşü ve Elon Musk ile görüşmesinin bilgileri sorulan Erdoğan, Musk ile daha fazlaca uzaya gönderecekleri uzay aracı ile ilgili mevzuyu görüştüklerini belirterek, “O mevzuda ortaklaşa hareket edebiliriz şeklinde bir yere vardık.” dedi.

‘KRİPTO PARA OLAYINA SICAK BAKMIYORUM’

Erdoğan, “Kripto para mevzusunda arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyor. Mecliste bunun müzakeresi yapılıp ona bakılırsa adımlarımızı atacağız. Doğrusu benim kanaatimi sormuş olacaktır olursanız, ben kripto para vakasına sıcak bakmıyorum. Arkadaşlarımız çalışmalarını yaptıktan sonrasında da adımlarımızı atacağız. Şu demek oluyor ki birini varlıklı birini fukara meydana getirecek olan bu tür araçlarla adım atmanın doğru olmadığına inanıyorum.” değerlendirmesinde bulunmuş oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin’de 18 yaşlarında parlamentoya aday bulunduğunu belirten bir kız öğrencinin Türk Devletleri Teşkilatı’nın gençlik yapılanmasına ilişkin bir çalışmanın olup olmayacağına ve kamu diplomasisinde Türk gençlerinin rolüne ilişkin sorusu üstüne, 30 olan seçilme yaşını ilkin 25’e sonrasında da 18’e indirdiklerini söyledi.

“18 yaşı seçme ve seçilme yaşı meydana getiren biziz, doğrusu bu mevzuda ne ana muhalefetin ve yavru muhalefetin bunların en küçük bir katkısı yok. Bu işi başardık şu anda aramızda fazlaca genç arkadaşlarımız var.” diyen Erdoğan, bu sayıyı daha da çoğaltmak istediklerini söylemiş oldu.

Bunu internasyonal çapta da aynı şekilde gerçekleştirmenin mümkün olduğuna vurgu meydana getiren Erdoğan, “Şu demek oluyor ki Türk devletleri içinde bunu başarabiliriz. Yeter ki sizler bu mevzuda ‘evet ikimiz de varız’ deyin. ‘Ikimiz de varız’ dediğiniz takdirde biz sizleri oralara da temsilci olarak gönderebiliriz. Dileğimiz odur ki doğrusu bu milletin evlatları internasyonal camiada Türkiye’yi temsil eden birer dış ilişkiler uzmanı olsun ve oradaki mezuniyet belgesi mücadelesinde yerlerini alsın.” diye konuştu.

Bir öğrencinin Hakkari’ye gerçekleştirdiği ziyaretini anımsatması üstüne Erdoğan, şunları söylemiş oldu:

“Doğal o gece ansızın Yüksekova’ya gittik ve orada askerlerimizle güzel bir iftar yaptık. Ondan sonrasında kent merkezine indik. Kent merkezinde oradaki pastaneler maşallah bayağı güzel ve öğretmenlerimizin de yoğun olduğu bir yerdi onlarla birlikte oturduk pastamızı vs onları yedik onlarla kaynaştık. Doğal o terör şehri olarak anılan bölgede o gece düşünün artık sahura doğru olan o saatte bile cadde tıklım tıklım doluydu. Birçok şeyler artık aşıldı bundan sonrasında da artık Yüksekova halkı, Hakkari halkı teröre prim vermemeli. Bu tarz şeyleri da başarmalıyız.”

Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni görenlerin kendi vatanlarında yapmak istediklerini dile getiren Erdoğan, “Biz diyoruz, projeyi veririz. Siz yeter ki yapın. Son olarak Kazakistan Cumhurbaşkanı o da burayı görünce fazlaca fazlaca beğendi bunun aynısını Kazakistan’a da yapalım. Eyvallah. Biz müteahhit firmaya da göndeririz, projeyi de veririz. Herhangi bir şey de talep etmeyiz. Hakkaten projemiz fazlaca başarı göstermiş bir proje ve 24 saat burası öğrencilerimizle dolup taşıyor. Bundan dolayı da ne kadar isabetli bir proje olduğu ortaya çıkıyor.” diye konuştu.

ERDOĞAN ŞİİR OKUDU

Programda ek olarak Seda Nur adlı genç, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile şiir okumak istediğini söylemiş oldu. Erdoğan, Seda Nur’u kırmayarak, Nurullah Genç’in “Beni Yakışına” şiirini Seda Nur ile okudu.

Erdoğan, “Ben de cezaevine girerken doldurduğum o vakit kasetti doğal cd’ler yoktu, kasetimin şiirlerinde Nurullah Genç hocamızın da bu şiiri vardı, sağ olsun var olsun. Gençlerimiz de bunu takip ettiğine bakılırsa, demek ki memnuniyeti yüzdesi yüksek.” değerlendirmesini yapmış oldu.

Erdoğan, programa katılan gençlerle hatıra fotoğrafı çektirdi.

(AA)

ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Erdoğan: Gençlere bırakılacak en büyük miras 2053 vizyonudur

Canan Karatay’a meslekten men cezası verilmişti! AYM’den flaş karar

Kan donduran vaka! Annesini öldürüp, 3 komşuyu yaraladı