Son dakika: 5’inci kez toplanmıştı! Altı karşıcılık partisinden ortak izahat

CHP, İYİ Parti, Mutluluk Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ile Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi liderlerinin oluşturduğu 6’lı masanın 5’inci toplantısı, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ev sahipliğinde başladı.

6’lı masanın beşinci toplantısı sonrası merakla beklenen ortak metin açıklandı.

İşte piyasaya çıkan ortak metin:

“Ülkemize ve milletimize ağır ekonomik, toplumsal ve ruhsal bedeller ödeten Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin açmış olduğu yaraları sarabilmek, hukukun üstünlüğünü ve siyasal ahlakı tekrardan tesis edebilmek için büyük bir kararlılıkla başlattığımız ortaklaşa iş sürecinin beşinci toplantısını bugün İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’in ev sahipliğinde gerçekleştirdik.

İktidarın milletimizi kutuplaştırarak birbirine düşman duyuru eden bu kutuplaşma üstünden çıkar düzenini sürdürmeyi amaçlayan kirli siyasetinin karşısında huzurun egemen olduğu “Yarının Türkiyesi’ni” inşa etmeye kararlıyız.

Bu vesileyle, bundan tam 29 yıl ilkin Madımak ve Başbağlar’da yitirdiğimiz vatandaşlarımızı bir kez daha saygı ve dualarla anıyor, yaşananlardan ders çıkararak, nice acı tecrübeleri yaşamamıza sebep olmuş bu politika anlayışını ve bu nefret dilini reddettiğimizi ve memleketimizde toplumsal barışı kesinlikle tesis edeceğimizi bir kez daha duyuru ediyoruz.

Bugünkü toplantımızda, işbirliğimizin geldiği aşamayı, milletimizin gündemindeki sıkıntıları ve o sıkıntıları çözmek suretiyle atılacak yeni adımları ele aldık.

Altı siyasal partinin Genel Başkanları olarak, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakatımız” ile “Temel İlkeler ve Hedefler” metnimizi daha ilkin milletimizle paylaşmıştık. Ek olarak, görevlendirdiğimiz Seçim Güvenliği ve Kurumsal Reformlar Komisyonlarının emekleri da kamuoyunun takdirine sunulmuştur.

Anayasal ve Yasal Reformlar Komisyonu çalışmalarını tertipli bir halde sürdürmektedir.

İktidarın son dönemde devreye sokmaya çalmış olduğu politikaların dünyaya kapalı ve otoriter bir yapının kalıcı kalite kazanması hedefine dönük olduğu açıktır. Bu çerçevede, BDDK’nın geçtiğimiz hafta içinde almış olduğu kararlar da açık bir halde özgür kambiyo sisteminden ana para denetim sistemine geçişin adımları olarak görülmektedir.

Siyasal iktidar tarafınca Haziran ayında TBMM’ye sunulan ek bütçe ise iktisat politikalarının iflasının itirafıdır. İktidar, tercihini bir kez daha enflasyonla ve işsizlikle mücadeleden, çiftçinin, memurun ve emeklilerin dertlerinden değil yandaş müteahhitlerinden ve faiz lobilerinden yana yaptığını açıkça göstermiştir.

Genel Başkanlar olarak hepimiz, iktidarın ülkemizi geçen yüzyılda kalan, kapalı bir ekonomi-politik sisteme yöneltme çabalarına karşı savaşım etme kararlılığımızı bir kez daha teyit ediyoruz.

Kurallı, verimli, rekabetçi, istihdamı önceleyen bir ekonominin güvencesi olarak, yüksek enflasyon ve işsizliği bitirmeye, çiftçimizi, emekçimizi, sanayicimizi, esnafımızı, memurumuzu ve emeklimizi refaha kavuşturmaya; milletimizin hiçbir ferdini açlık sınırının altında bir asgari tutara mahkûm etmemeye kararlıyız.

Öte taraftan, TBMM gündemindeki, özünde sıkıdüzen niteliği taşıyan dezenformasyon yasa teklifi, siyasal ve toplumsal muhalefeti suçlu duyuru ederek cezalandırmaya ve demokratik seçim ortamını zedelemeye odaklanmıştır. Dezenformasyon yasasının ertelenmesi bizi asla rehavete sürüklemeyecektir. Basın ve ifade özgürlüğünü müdafa mevzusundaki emin tutumumuzu sürdüreceğiz.

Türk dış politikasında ise son yıllarda kişisel ve tepkisel tercihlere bağlı olarak yaşanmış olan; savrulma, hedefsizlik ve vizyonsuzluğun son örneği, NATO’nun Madrid Zirvesi sürecinde görülmüştür. Türkiye’nin haklı taleplerini somut güvencelere bağlamayan üçlü mutabakat metni, bir iç politika malzemesi olarak kullanılması haricinde herhangi bir kıymet taşımamaktadır.

Bu çerçevede dış politikayı kişisel menfaatlere gore değil, millî menfaatlere gore yöneteceğiz. Türkiye’yi itibarı sarsılan değil; sözü dinlenen, saygı duyulan ve bölgesinin en kuvvetli ülkesi yapacağız.

Bir kez daha altını çizmek isteriz ki;

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçtiğimiz 2018 yılından bu yana bir tek siyasal iktidarın ve bir avuç azınlığın memnun olduğu, yurttaşlarımızın ise feryat ve isyan etmiş olduğu, adaletsiz, haksız ve hazzı uygulamalarla, çarpık ve gayri etik kriterlerle karşı karşıyayız.

Ülkemizin yaşamış olduğu, bilhassa son dört senedir katlanarak artan ve milletimize ağır bir yük hâline gelen tüm sorunların kaynağında, tek bir kişinin ve onun belirlediği dar bir zümrenin tahakkümünü esas alan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi vardır.

Bu sorunları aşabilmenin yolu, siyasal iktidar ve ortaklarının tüm gündem değişiklik yapma çabalarıyla yıpratmaya çalışmış oldukları Cumhuriyet değerlerimize ve demokratik hukuk devleti ilkelerine sımsıkı sarılarak millî egemenliğimizi esas alan “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi” gene milletimizin teveccühü ile hayata geçirmek suretiyle, seçim sandığının bir an evvel milletimizin önüne getirilmesidir.

İşte bu yüzden, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile hedefimiz:

Mahkûm edildikleri işsizlik ve baskı altına alınmaya çalışılan özgürlükler de dahil olmak suretiyle, gençlerimizin önündeki tüm engelleri kaldırıp, hayallerine kavuşabilmelerini sağlamaktır.

İşletmelerimizin yurt dışı ile rekabet edebilmeleri ve hem ulusal hem de internasyonal piyasalarda marka kıymeti oluşturmalarına destek olmaktır.

Esnafımızın, üreticimizin, sanayicimizin ve çiftçimizin, tüketiciye, uygun fiyata kaliteli ürün sunabilmesi, ürettiğinden kazanabilmesidir.

Memurumuzun, işçimizin, emeklilerimizin hak etmiş olduğu yaşam kalitesine kavuşmasıdır.

Kapsayıcı politikalarla yoksulluğun, bilhassa de hanım ve çocuk yoksulluğunun sonlandırılması, milletimizin her bir ferdinin refahtan adil hisse almasını sağlamaktır.

Özetle, bir tek yönetim sisteminin değil, topyekûn hayatlarımızın değişmesidir. Milletçe hak ettiğimiz, 21’inci yüzyıla yakışır, mutlu ve refah içinde bir Türkiye’ye kavuşmaktır.

Bilinmesini isteriz ki;

Altı siyasal partinin ortak akıl ve makulde buluşmak suretiyle oluşturduğu istişare mekanizmasını, adaylık tartışmasına indirgemeye çalışanlar, milletimizin ve ülkemizin geleceğine dair büyük bir kazanım olarak gördüğümüz çalışmalarımızı asla sekteye uğratamayacaktır.

Bir kez daha duyuru ediyoruz ki;

Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı, Güçlendirilmiş Parlamenter sistemden yana olan, demokrasi âşıklarının talibi olacaktır.

Bu vesileyle, 9 Temmuz 2022’de algı edeceğimiz Kurban Bayramının aziz milletimize ve tüm İslam alemine hayırlar getirmesini Yüce Tanrı’tan niyaz ediyoruz.”